Mal rejimi sözleşmesi eşlerin evlilik birliği boyunca elde ettikleri ve/veya edecekleri malları evlilik süresince ne şekilde yönetecekleri ve olası bir boşanma halinde malların tasfiyesinin ne şekilde olacağını belirleyen bir hukuki statüdür.
Kanunumuzda kabul edilen yasal mal rejimi edinilmiş mallara katılma rejimidir. Ancak eşler eğer isterlerse bir sözleşme ile diğer seçimlik mal rejimlerinden olan, “Mal Ayrılığı” “Paylaşmalı Mal Ayrılığı” “Mal Ortaklığı” ndan birini tercih edebilirler.
TMK md. 204/1 hükmüne göre, “ Mal rejimi sözleşmesi, ancak ayırt etme gücüne sahip olanlar tarafından yapılabilir. Küçükler ile kısıtlılar yasal temsilcilerinin rızasını almak zorundadırlar.”
Ayrıca mal rejimi sözleşmesi yapmak kişiye sıkı sıkıya bağlı bir hak olduğundan eşlerin bizzat bu sözleşmeyi imzalamaları gerekir.
Sözleşmenin şekil şartı ise evlilikten önce veya sonra imzalanmasına göre değişiklik göstermektedir. Şöyle ki, eşler evlenme başvurusunda hangi mal rejimini seçtiklerini resmi memura yazılı olarak bildirebilirler. Ancak sözleşme evlilikten sonra yapılacaksa mutlaka noterde düzenleme veya onaylama şeklinde yapılmalıdır.
Yukarıda da izah edildiği gibi sözleşmenin evlilikten önce veya evlilikten sonra imzalanmasında zamansal olarak bir sıkıntı yoktur. Eşler istedikleri tarihte bu sözleşmeyi imzalayabilirler.
Sözleşmenin sona ermesi durumu ise TMK md. 203/2’de açıklanmıştır: “Taraflar istedikleri mal rejimini ancak kanunda yazılı sınırlar içinde seçebilir, kaldırabilir veya değiştirebilirler.” Örneğin eşler evlenirken mal rejimi sözleşmesi yapmamışlarsa yasal mal rejimi olan edinilmiş mallara katılma rejimine tabi olurlar. Ancak ilerleyen dönemlerde eşler isterlerse bir sözleşme hazırlayıp mal ayrılığı rejimini tercih edebilirler.
Yazımızın asıl konusu ise mal rejimini değiştirmenin hangi tarihten itibaren etkili olacağıdır. Öncelikle TMK’nın yürürlüğe girmesinden önceki durumu ele almak gerekir.
01.01.2002 tarihinden önce evlenmiş olan eşlerin mal rejimi bakımından durumları 4722 sayılı TMK’nın Yürürlük ve Uygulama Şekli Hakkındaki Kanun’un 10. Maddesinde düzenlenmiştir. Buna göre, bu tarihten önce evlenmiş olan eşler Kanunun yürürlüğe girdiği tarihten başlayarak bir yıl içinde yeni bir mal rejimi seçmezler ise bu tarihten itibaren geçerli olmak üzere yasal mal rejimini seçmiş sayılırlar. Bu durumda 01.01.2002 tarihinden önceki durumlar için o tarihteki mal rejimi uygulanırken, 01.01.2002 tarihinden sonra yeni seçilen mal rejimi yahut bir mal rejimi seçilmemişse yasal mal rejimi olan edinilmiş mallara katılma rejimi uygulanır.
Eşler 01.01.2002tarihinden itibaren 1 yıllık süre içinde mal rejimi sözleşmesiyle sözleşmenin evlenme tarihinden itibaren geçerli olacağını kabul edebilirler. Bu şekilde bir seçim var ise artık bu durumda mal rejimi sözleşmesi evlenme tarihinden itibaren geçerli olur.
Yukarıda görüldüğü üzere kanun koyucu 01.01.2002 tarihinden önce evlenenlere 1 yıllık süre içerisinde dilerlerse sözleşmenin uygulanma tarihini geriye yürütmelerine izin vermiştir.
Ne var ki bu tarihten sonra evlenenler için aynı durum söz konusu değildir. Bunu bir örnekle somutlaştıralım: Örneğin, eşler 02.03.2005 te evlenmiş olsun. Evlenirken bir mal rejimi belirlemediklerinden yasal mal rejimine tabi olduklarını varsayalım. Ancak eşler ilerleyen dönemde mal ayrılığı rejimini benimsemek istemişler ve 12.09.2016 tarihinde bir sözleşme imzalamış olsunlar. Artık burada imzalanan sözleşme ileriye etkili bir sözleşme olacağından, sözleşme sonuçlarını 12.09.2016 tarihinden itibaren doğurur.
Taraflar kendi istekleri ile geriye yürütmeyi kabul etseler de Yargıtay ve Anayasa Mahkemesi tarafından bu durum kabul edilmemiş ve bu tarz sözleşmeler yoklukla sonuçlanmıştır.
Yargıtay kararları bu noktada çok açık olup şu şekilde bir karar kesiti örnek gösterilebilir:
“4722 sayılı Türk Medeni Kanununun Yürürlüğü ve Uygulama Şekli Hakkındaki Kanunun 10/1 maddesinde aynen “Türk Medeni Kanununun yürürlüğe girdiği tarihten (1.1.2002) önce evlenmiş olan eşler arasında bu tarihe kadar tabii oldukları mal rejimi devam eder. Eşler kanunun yürürlüğe girdiği tarihten itibaren bir yıl içinde başka bir mal rejimini seçmedikleri taktirde bu tarihten geçerli olmak üzere yasal mal rejimini (edinilmiş mallara katılma rejimi) seçmiş sayılırlar” denilmekte Sayfa 1/2 ve aynı kanunun 10/3 maddesinde de “ Şu kadar ki eşler yukarıda öngörülen bir yıllık süre içerisinde mal rejimi sözleşmesiyle yasal mal rejimini (edinilmiş mallara katılma rejimini) evlenme tarihinden (Yani geçmişe etkili olarak) geçerli olacağını kabul edebilirler.” Hükmüne yer verilmektedir. Bu iki düzenleme birlikte değerlendirildiğinde yukarıda öngörülen bir yıllık süre içerisinde eşlerin geçmişe etkili olmak üzere sadece yasal mal rejimi olan edinilmiş mallara katılma rejimini seçebilecekleri açıktır. Diğer bir ifade ile eşler kanunun tanıdığı bir yıl içinde geçmişe etkili bir biçimde edinilmiş mallara katılma rejimi dışında gene kanunun tanıdığı başka bir mal rejimini (mal ortaklığı, mal ayrılığı veya paylaşmalı mal ayrılığı rejimlerinden birini) evlenme tarihinden itibaren geçerli olmak üzere seçemez ve belirleyemezler. Dolayısı ile varsa bile; böyle bir belirleme de yok hükmündedir ve kamu düzenine ilişkin bu sınırlama sözleşme serbestisi kurallarına dayanılarak aşılamaz.”(8. HD., E. 2010/6262 K. 2011/3497 T. 16.06.2011)
Sonuç olarak, Kanun koyucu 01.01.2002 tarihinden önce evlenen eşler için 1 yıllık süre içinde ve 1 defaya mahsus olmak üzere seçtikleri mal rejimini evlenme tarihine yani geriye götürmelerine izin vermişken bu tarihten sonra evlenen eşlerin daha sonra seçtikleri bir mal rejiminin uygulanma tarihini geriye götüremeyeceklerini bu sözleşmenin ileriye etkili olacağını ortaya açıkça koymuştur. Bu durum her ne kadar doktrinde çokça eleştirilse de Yargıtay ve Anayasa Mahkemesi tarafından bu ilke çok açık bir şekilde ortaya konmuştur.
Konuyla alakalı bir uyuşmazlık yaşamanız halinde, hak kaybına uğramamak ve mağdur olmamak için alanında uzman avukatlardan profesyonel hukuki destek almanızı tavsiye ederiz.